20 Ağustos 2025 Çarşamba

Ümit Özdağ’dan Tarihi Yayın-Yılmaz Parlar

  

“Bu Komisyon Bir Öcalan Komisyonudur, CHP Masaya Çekilmiştir”

Türk siyasetinde sözünü sakınmayan, birikimi ve cesaretiyle ezber bozan isim: Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdagdan-Tarihi-Yayin-2.png

Uzun bir aradan sonra katıldığı canlı yayında, yalnızca gündemi değil, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek tartışmalara ışık tuttu.

Sözleri öyle sarsıcıydı ki, ekran başındaki milyonlar nefesini tutarak dinledi. Her cümlesi tarihe not düşülen, siyaset sahnesinde cesaretin ve milli duruşun adı olarak kayda geçti.

Programda Öne Çıkan Çarpıcı Başlıklar

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdagdan-Tarihi-Yayin-3.png

 “Bu Komisyon Bir Öcalan Komisyonudur”
Özdağ, Meclis’te kurulan komisyonu sert sözlerle eleştirdi:
“Bu komisyonun görevi anayasa yapmak değil, Öcalan’a meşruluk kazandırmaktır. Onu bir mahkum statüsünden çıkarıp siyasi figür haline getirmeye çalışıyorlar.”
Türkiye’deki birçok sis perdesini aralayan bu tespit, sürecin arka planını gözler önüne serdi.

“CHP, Öcalan’ın Israrı ile Masaya Çekildi!”
“CHP bu komisyonda olmamalıydı. Öcalan’ın ısrarıyla CHP masaya çekildi. Eğer CHP olmazsa tablo AK Parti, HÜDA-PAR, MHP ve DEM Parti’den ibaret kalacaktı. Bırakın kendi kendilerine otursunlardı.”

 “Cumhuriyet’i Kuran Parti Bu Masada Yer Almamalıydı.”
Atatürk’ün emaneti olan CHP’nin, laik cumhuriyetle sorunu olan partilerle aynı masaya oturmasını “tarihsel bir hata” olarak nitelendirdi.

 “Halk Bu Süreci Desteklemiyor, Sonu 2015’e Benzer!”
Özdağ, halkın desteği olmadan yürüyen bu sürecin tehlikelerine dikkat çekti:
“PKK’nın talepleri her geçen gün artıyor, küstahlaşıyor. Bu gidiş, 2015’in terör ortamına benzer bir felakete yol açar.”

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdagdan-Tarihi-Yayin-5.png

 “Numan Kurtulmuş’un Sözleri Kandil’de Göbek Attırıyor!”
AK Parti’nin korku dolu açıklamalarını eleştirerek:
“Türkiye büyük bir devlettir. Korku siyaseti Kandil’i sevindirir.” dedi.

 “Diyanet, Ateizmi Geliştirme Derneği’nden Daha Etkili!”
Son hutbeleri sert sözlerle eleştiren Özdağ, çarpıcı bir tespit yaptı:
“Bugünkü Diyanet’in uygulamaları, ateizmi ve deizmi adeta besliyor.”

“20 Milyon Sosyal Yardımla Yaşıyor, Yaşlı Vatandaş Şeker Cebine Koyuyor.”
Türkiye’nin derin ekonomik krizine vurgu yaptı:
“Artık kriz değil, buhran yaşıyoruz. İnsanlarımız açlıkla, çaresizlikle sınanıyor.”

Prof. Dr. Ümit Özdağ, yalnızca bir siyasetçi değil; bir devlet adamı, bir güvenlik stratejisti ve halkın sesi olarak tarihe geçiyor.
Onun cesur dili, entelektüel donanımı ve milli duruşu; Türk siyasetinde nadir rastlanan bir netlik ve vizyon ortaya koyuyor.

Bugün ekran başında milyonları derinden etkileyen bu yayın, yalnızca bir program değil, Türkiye’nin uyanışı için bir dönüm noktasıdır.
Türkiye, Özdağ gibi bilgiyle donanmış, yürekli ve kararlı bir lidere sahip olduğu için şanslıdır.

yilmazparlar@yahoo.com

23 Temmuz 2025 Çarşamba

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Kutlama-Yılmaz Parlar

  

20 Temmuz’un Ruhu, Bugünün Güvencesidir

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Hidiv Kasrı’nda Tarihe Not Düşüldü

Kıbrıs Barış Harekatı sadece askeri bir zafer değil, bir milletin kaderini değiştiren şanlı bir direnişin adıdır.

51 yıl önce atılan bu adım, bugün sadece Kıbrıs Türk halkının değil, tüm Türk milletinin onuruyla dimdik ayakta durduğunun sembolüdür.”

Hidiv Kasrı’nda Tarih Canlandı

22 Temmuz 2025 Salı günü, İstanbul’un en gözde tarihi mekânlarından Hidiv Kasrı20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yılına yakışır şekilde anlamlı bir resepsiyona ev sahipliği yaptı.

Etkinlik, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde düzenlendi. Katılım üst düzeydi:

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tata, İstanbul Valisi Davut GülİBB Başkan Vekili Nuri AslanKolordu Komutanı ve yüksek rütbeli subaylar, Gaziler, Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTO) Başkanı Uğur Özgöker, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkan Vekili Halil Sert, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray, Büyükelçi Şakir Alemdar, KKTC Başkonsolos ve Konsolosu, Eski KKTC İstanbul Konsolosluğu eski ekonomi ataşe Cahit kayıarslan , İpek Yolu Kamu Diplomasisi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanı Seyfullah Türksoy, Mavi Vatan'ın geliştiricisi, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezinin kurucusu Cihat Yaycı başta olmak üzere bürokratlar, iş dünyası temsilcileriSivil toplumun ve diplomasinin seçkin isimleri elit davetliler katıldı. 

Zehra Bilge Eray: “O bayrak yere düşmeyecek”

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, açılış konuşmasında hem duygusal hem de kararlı bir duruş sergiledi:

“Kıbrıs Türkü, özgürlük uğruna her türlü bedeli ödemeye hazırdır. Mücahitlerimiz, Mehmetçiklerimiz ve aziz şehitlerimizin kanlarıyla dalgalanan bayrağımız asla yere düşmeyecek!”

Vali Davut Gül: “Kıbrıs Türküyle sonsuza kadar beraberiz”

İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:



“Bugün Gazze’de yaşananların benzerini 60 yıl önce Kıbrıs’ta yaşadık. O gün Mehmetçik Kıbrıs’a nasıl omuz verdiyse, bugün de Türkiye dimdik arkasındadır.”

Ersin Tatar: “Kıbrıs Türkü yalnız değildir, asla da olmayacaktır”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaptığı kapsamlı konuşmada hem geçmişe hem geleceğe ışık tuttu. Öne çıkan ifadeleri şöyle:

“Kıbrıs Barış Harekatı, bir milletin topyekûn imhaya karşı direnişinin adıdır. Biz toprağımızda barış için, özgürlük için, Türk kimliğimizle yaşamak için direndik. Mehmetçik geldi, destan yazdı. Ve bugün, Mavi Vatan’ın kalbinde egemen bir Türk devleti olarak Kuzey Kıbrıs dimdik ayakta!”

Tatar, Türkiye’nin sağladığı yatırımlar, su ve enerji projeleri, altyapı hamleleri ve tanıtım faaliyetleri sayesinde KKTC’nin her geçen gün güçlendiğini vurguladı:

“Bizi federasyon masallarına mahkûm etmek isteyenlere buradan, İstanbul’dan sesleniyorum: Bu millet o gün direndi, bugün de yolundan sapmayacak!”

Hidiv Kasrı’nın Tarihi Önemi

Etkinliğe ev sahipliği yapan Hidiv Kasrı, sadece mimari güzelliğiyle değil, tarihi ruhuyla da dikkat çekti.

1907 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve Mısır’ın son Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan bu kasır, Boğaz’ın incisi olarak bilinir.

Osmanlı’nın Mısır üzerindeki etkisini yansıtan yapı, İstanbul’un en zarif ve anlam yüklü köşklerinden biridir.

Barışın, özgürlüğün ve egemenliğin konuşulduğu böyle bir günde, böylesi bir mekânda toplanmak, adeta tarihle bugünü birleştiren sembolik bir mesaj oldu.

 “20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan Mehmetçik, sadece bir toprak parçasını değil, bir halkın geleceğini kurtardı. Bugün Hidiv Kasrı’nda verilen mesaj şuydu: Ne geçmişimizi unuturuz, ne geleceğimizi başkalarına bırakırız. Egemenlik bizimdir, Kıbrıs Türkü yalnız değildir!”

yilmazparlar@yahoo.com

18 Haziran 2025 Çarşamba

Zafer Parti Başkanı Ümit Özdağ, BERAAT-Yılmaz Parlar

 Zafer Parti Başkanı Ümit Özdağ BERAAT…

149 Günlük Hukuksuzluk Bitti,

Ümit Özdağ’a BERAAT!

Silivri’den Türkiye’ye Adalet Mesajı, Özdağ Suçsuz!

Yargı Direndi, Hakikat Kazandı, Demokrasi Silivri'den Yükseldi

Türkiye Kazandı, Hukuk Kazandı, Demokrasi Kazanacak

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, 17 Haziran 2025 tarihinde yargılandığı davada yaptığı çarpıcı savunma sonrası beraat etti.

Bu karar, yalnızca bir bireyin değil, bir ülkenin adalet duygusunun yeniden inşası açısından tarihî bir dönüm noktası olarak kayda geçti.

Silivri Cezaevi’nde yaklaşık 149 gün süren tutukluluğun ardından, hukuk adına verilen bu karar, adaletin hâlâ mümkün olduğunu gösterdi.

Özdağ’ın “hukuk cinayeti” olarak nitelediği iddianameye karşı yaptığı savunma, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve siyasi baskılara direnişin güçlü bir manifestosu niteliğindeydi.

Duruşma Günü

 Türk Milletinden Büyük Destek

Duruşma günü Silivri Adliyesi önünde adeta bir birlik ruhu hâkimdi. Zafer Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Ali ŞehirlioğluGenel Merkez Yöneticileriİstanbul İl Başkanı Hakan Akşitİl Başkan Yardımcısı Elvan Ersoy, çok sayıda il ve ilçe başkanı ile birlikte çeşitli partilerden liderler ve partililer, Özdağ’a destek vermek için salondaydı.

Türk milletinin farklı kesimlerinden yükselen bu dayanışma, davanın yalnızca bireysel değil, ulusal bir mesele olarak görüldüğünü ortaya koydu.

Zafer Otağı’na Vefa Ziyareti

Kararın ardından Ümit Özdağ, kar kış demeden cezaevi önünde kurulan “Zafer Otağı”nda nöbet tutan partililere vefa ziyaretinde bulundu. Çaylar içildi, teşekkürler edildi, duygular paylaşıldı.

Bu buluşma, yalnızca bir siyasi liderin halkıyla olan bağını değil, bir inancın, sabrın ve mücadelenin ortak zaferini simgeledi.

Savunmadan Satır Başları

 Adalet, Cesaret ve Gerçekler

Savunmasının başlangıcında, Özdağ, iddianamede delil olarak sunulan imzasız, mühürsüz ve isimsiz belgeleri sert şekilde eleştirdi. “Benim adım bile geçmeyen bir belgeyle yargılanıyorum” diyerek hukuki temelsizliğe dikkat çekti.

AKP ya da MHP üyelerinin suçları nedeniyle Erdoğan veya Bahçeli yargılanıyor mu?” sorusu ise salonda derin yankı uyandırdı.

“Suçsuzluğumu biliyorlar ama baskı var”

Savcılığın Kayseri’deki olayları, kendi paylaşımlarıyla ilişkilendirme çabasına karşı çıkan Özdağ, Kayseri Emniyeti’nin resmi raporlarında ne kendi hesabının ne de partinin resmi hesaplarının yer almadığını belgeledi.

“Hâkim Bey, Korkmayın”

Savunmasının sonunda Özdağ, hakimlere tarihi bir çağrı yaptı:

“Adalet için cesaret gerekir. Allah’tan başka kimseden korkmayın. Beraat kararı verin, çünkü bu yalnızca benim değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti kimliğinin sınavıdır.”

Ve karar geldi: BERAAT

BERAAT…

Bu Sadece Bir Mahkeme Kararı Değildir

Bu beraat kararı, yalnızca Ümit Özdağ için değil, ifade özgürlüğü, hukuk devleti ilkeleri ve demokrasi için mücadele eden herkes için bir umut ışığı oldu.

Türkiye, bir kez daha gösterdi ki; karanlık ne kadar derinleşirse derinleşsin, adalet ışığı er ya da geç parlayacaktır.

Dış basında da geniş yankı uyandırması beklenen bu beraat kararı, Türkiye’nin demokratik kazanımları açısından önemli bir örnek teşkil edecek.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Haziran 2025 Cumartesi

Medyum Koray Aksoy’dan Siyasi Öngörü

  

Türkiye’de Yeni Bir Dönemin Eşiğindeyiz

Bayram tebriği vesilesiyle görüşmemizde, Çınarcık’ta ikamet eden tanınmış medyum Koray Aksoy, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Gözlemleri ve sezgileriyle yıllardır kamuoyunun ilgisini çeken Aksoy, içinde bulunduğumuz süreci “Türkiye’nin demokratik dönüşümüne kapı aralayan bir eşik” olarak tanımladı.

Aksoy, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, kamuoyunda sıkça dile getirildiği üzere 11 Haziran tarihinde özgürlüğüne kavuşmasının beklendiğini, ancak bu sürecin temmuz ortasına doğru net gerçekleşeceğini öngördü.

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da hukuki sürecinin olumlu bir yönde ilerleyeceğini, onun da yakın dönemde özgürlükle buluşacağını dile getirdi.

Bu gelişmelerin yalnızca bireysel değil, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından da simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çeken Aksoy, "Bu iki siyasi figür, Türkiye'nin demokratik prestijini uluslararası düzeyde artıracak, toplumsal barış ve katılımcı yönetim anlayışını yeniden inşa edecek öncülerdir" ifadelerini kullandı.

Medyum Aksoy, erken seçime dair güçlü sinyaller aldığını da sözlerine ekleyerek, Türkiye’de siyasi dengenin değişmeye başladığına işaret etti.

Ancak bu değişimin radikal değil, halk iradesine saygılı, anayasal sınırlar içinde gelişen bir yeniden yapılanma süreci olarak yorumlanması gerektiğini vurguladı.

Aksoy, "Zafer Partisi’nin ve Ekrem İmamoğlu'nun temsil ettiği çizgi, toplumda karşılık bulmaya devam ediyor. Fakat bu yalnızca oy oranlarıyla değil, halkın adalet, liyakat ve özgürlük taleplerine verdikleri yanıtlarla da ilgilidir. Türkiye bu süreçten kazançlı çıkacaktır" diyerek, bu liderlerin yükselişini demokrasinin ve hukukun bir zaferi olarak değerlendirdi.

Uluslararası kamuoyunun da bu süreci yakından izlediğini söyleyen Aksoy, Türkiye’nin demokratik kültürüne olan güvenin artacağını ve bu güvenin, dış ilişkilerden yatırımlara kadar birçok alanda pozitif yansımaları olacağını belirtti.

“Türkiye, farklı seslerin özgürce ifade edilebildiği bir ülke olarak yalnızca bölgesinde değil, dünyada da demokratik duruşuyla örnek bir konuma ulaşacaktır” sözleriyle konuşmasını tamamlayan Aksoy, bayramın hoşgörü ve birlik mesajlarını da unutmadı: “Umarım bu bayram, herkes için adaletin, barışın ve huzurun yeniden filizlendiği bir başlangıç olur.”

yilmazparlar@yahoo.com

1 Haziran 2025 Pazar

Özbek Kadınlar Konuştu, Aile Kazandı-Yılmaz Parlar

  

Özbek Bilim Kadınlarından Türkiye’ye Anlamlı Ziyaret

Aile Değerlerine Ortak Vurgu
 “Mutlu Aile, Güçlü Toplum, Huzurlu Dünya” Mesajı Türkiye’den Yankılandı

Burada konuşanların her biri, yalnızca bir akademisyen, bir uzman ya da bir aktivist değil; aynı zamanda aileyi, kadını, toplumu ve insanlığı savunan birer yol gösterici...

Özellikle Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının her cümlesi, toplumun özünü oluşturan aileye dokunuyor ve geleceğe dair umutları filizlendiriyor. Aile yapısının yeniden onarılması, güçlü kadınlarla mümkün olabilir; işte bu ziyaret, tam da bu iradenin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Aile, Toplumun Temel Taşı ve Kadınların Gücü

Bugün, Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının Türkiye’deki Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyareti, aile kurumunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aile, bir toplumun temelidir; maddi ve manevi değerlerin aktarıldığı, sevginin ve dayanışmanın yeşerdiği kutsal bir yuvadır.

Özellikle kadınlar, bu yuvanın mimarıdır. Onların bilgisi, şefkati ve fedakarlığı olmadan ne aile ayakta kalabilir ne de toplum ilerleyebilir.

Kadın Eliyle İnşa Edilen Gelecek, Bilim Kadınlarından Anlamlı Mesajlar

Özbekistan’dan gelen Aile ve Cinsiyet Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Aynisa Musurmanova ve Yüksek Öğrenim, Bilim ve Yenilik Bakanlığı Uzmanı Dildora Solihojaeva’nın yer aldığı heyet, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü, Mecidiyeköy Kervan Geçmez Sokak Keskin İş merkezi adresinde bulunan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyaret etti.

Dernek Başkanı Azade (Ozoda) İslamova’nın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşma, iki ülke arasında aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine dair ortak bir vizyonun sembolü oldu.

Aile değerlerinin korunması, kadınların eğitimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuların masaya yatırıldığı bu önemli görüşmede, geleceğe dönük ortak projeler de ele alındı.

Heyet üyeleri, Türkiye ve Özbekistan haricinde Türk Dünyasındaki kadınların aile politikalarının bilimsel ve toplumsal yönleri üzerine fikir alışverişinde bulunurken, gelecekteki iş birlikleri için de önemli mutabakatlara varıldı.

Bilim kadınlarına dernek tarafından törenle takdim edilen sertifikalar, onların sadece fikir değil, aynı zamanda birer umut taşıyıcısı olduklarını gösterdi.

Prof. Dr. Musurmanova, “Kadın Eğitimliyse, Aile Huzurludur”

Prof. Dr. Aynisa Musurmanova’nın da vurguladığı gibi, “Bir kadın eğitimliyse, o ailede gelişme, refah ve huzur olur.” İşte bu yüzden, kadınların güçlendirilmesi ve aile değerlerinin korunması, sadece bir ülkenin değil, tüm insanlığın geleceği için hayati önem taşımaktadır.

Bu vurgu, kadının aile içindeki dönüştürücü gücünü bilimsel bir gerçeklikle ortaya koydu. Musurmanova, aile kurumunun yalnızca bir sosyal yapı değil, aynı zamanda milli değerlerin, ahlaki ilkelerin ve kültürel mirasın taşıyıcısı olduğunu vurguladı.

Ailenin Gücü, Toplumun Gücüdür

Sempozyumda Prof. Dr. Musurmanova’nın ifadeleri, ailenin bir milletin en değerli hazinesi olduğunu bir kez daha hatırlattı: “Gelenekler, görenekler ve manevi değerler, ancak sağlam aile yapılarıyla gelecek nesillere aktarılabilir.

Özbekistan’daki kadın politikalarına da değinen Profesör, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınları destekleyen örnek teşviklerini ve yasaları hatırlatarak Türkiye ile bilgi alışverişinin önemini belirtti:

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınlara verdiği destek ve “Yılın Örnek Ailesi” gibi projeler, toplumsal kalkınmanın ancak kadınların güçlendirilmesiyle mümkün olacağını gösteriyor. Türkiye ve Özbekistan’ın bu alandaki iş birliği, sadece iki ülke için değil, tüm Türk dünyası için umut verici bir adımdır.

 “Bizde olmayanı Türkiye’den alalım, bizde olanı Türkiye’ye sunalım. Bu bir kültürel alışveriştir.”

Dildora Solihojaeva, “Maneviyat Kervanı Kurduk”

Uzman Dildora Solihojaeva ise ailede kitap okuma alışkanlığı, milli elbiselerin yaşatılması ve sosyal projelerin yaygınlaştırılmasının aile kurumunu güçlendirdiğini ifade etti.

“Maneviyat kervanı, kitap kervanı gibi projelerle ailelerimizi kültürel olarak zenginleştiriyoruz.”
diyerek maneviyatın dijital çağda bile kaybolmaması gerektiğini vurguladı. Televizyon programları, elektronik platformlar ve basın toplantıları gibi farklı medya araçlarıyla halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların önemini anlattı.

Derin Bir Saygı, Azade İslamova’ya Takdir Yağmuru

Heyetin ev sahibi olan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova, hem Özbekistan’daki hem Türkiye’deki kadın mücadelesinde öncü bir figür olarak takdir topladı.

Dernek Başkanı Azade İslamova’nın cesur adımları ve kadınlar için verdiği mücadele, her türlü takdirin üzerindedir. Onun gibi güçlü kadınlar sayesinde, toplumlar daha adil ve daha huzurlu bir geleceğe yürüyebilir.

Prof. Dr. Musurmanova’nın “öğrencim” dediği İslamova için

“Bir kadının başka bir ülkede ofis açması, kira ödemesi, kadınlara omuz vermesi büyük bir cesarettir. Azade Hanım burada en güçlü olanlarımızdan biridir.”

Prof. Dr. Musurmanova’nın geçmişte mahkemelerde yanlış kararlara karşı yürüttüğü hukuki mücadelelerde birçok kadının hayatını kurtardığı belirtildi. Güler yüzü, istikrarı, ekibiyle kurduğu bağ ve vazgeçmeyen iradesiyle misafirlerini derinden etkileyen İslamova, Türk dünyasında aldığı ödüllerle bu mücadelenin simgesi haline geldi.

Bu buluşma, sadece Özbek kadın akademisyenlerinin ziyareti değil; aynı zamanda kadın eliyle yeniden yeşeren umutların, kültürel kardeşliğin ve aile değerlerinin buluşmasıydı. Her biri bir çınar gibi köklü, bir anne gibi şefkatli ve bir bilim insanı gibi berrak düşünen bu kadınlar, bize aile kurumunun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattı.

Kadınlar, Ailenin ve Toplumun Kalbidir

Bu anlamlı ziyaret, bir kez daha gösterdi ki, kadınlar olmadan ne aile ne de toplum ayakta kalabilir. Onlar, evlatlarına sevgiyi, erdemi ve bilgeliği öğreten ilk öğretmenlerdir. Özbek ve Türk kadınlarının bu buluşması, sadece kültürel bir köprü değil, aynı zamanda ortak değerler etrafında kenetlenmenin de bir simgesidir. Azade İslamova gibi cesur ve çalışkan kadınlar, toplumların ilerlemesinde kilit rol oynamaktadır.

Ortak Mesaj, “Mutlu Aile, Mutlu Dünya”

Ziyaretin sonunda verilen ortak mesaj adeta tüm insanlığa seslendi: “Cemiyetin en temel parçası ailedir. Mutlu aileler kurulursa, ülkeler mutlu olur. Ülkeler mutlu olursa, dünya da huzur bulur.”

Unutmayalım: “Aile mutlu olursa ülke mutlu olur, ülkeler mutlu olursa dünya mutlu olur.” Bu çağrı, tüm insanlığa sesleniyor: Aile değerlerini koruyalım, kadınları destekleyelim ve geleceği birlikte inşa edelim!

Ailede başlayan iyilik, toplumda dalga dalga yayılır. Bugün Özbekistan’dan esen bu kadın nefesi, yarının Türkiye’sinde huzur, refah ve güvenin temelini atmaktır.

Ve evet, ne de olsa hepsi kadın…
Ve kadın varsa, umut vardır, gelecek vardır, aile vardır.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Şubat 2025 Pazar

Silivri’de Adaletin Testi-Yılmaz Parlar

 Silivri’de Adaletin Testi

Silivri’de Adalet Nöbeti, Boğaziçi Aydınları Topluluğu Ve Milli Merkez’den Ümit Özdağ’a Destek

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına tepki olarak, Kurucu Başkanı, dünyaca tanınan jeofizik mühendisi ve akademisyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın liderliğinde, ülkenin ekonomik, siyasi, sosyal ve bilimsel alanlardaki kritik meselelerine yönelik kapsamlı projeler geliştiren, Boğaziçi Aydınlar Topluluğu (BAT) ve Milli Merkez, Silivri Cezaevi önünde adalet nöbeti tutan Zafer Partililere katılarak destek verdi.



Nöbet alanında kurulan Zafer Partisi Otağı'nda, BAT Sözcüsü Dr. Sibel Zeren ve Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural tarafından basın açıklamaları yapıldı.

Bu dayanışma, sadece bir siyasetçiye destek vermekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye'deki hukuk sisteminin şeffaflığı ve demokratik değerlerinin korunmasına yönelik çağrı olarak da okunmalıdır.

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın serbest kalmasının, uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin hukuk devleti kimliği açısından olumlu bir adım olacağı vurgulanmaktadır.



Destek ve Nöbet Vurgusu

Aydınlar ve Milliyetçilerden Özdağ'a Silivri'de Destek Nöbeti: "Yanındayız" Mesajı

BAT’tan İfade Özgürlüğü Vurgusu

Türkiye’nin geleceğine yön veren fikirleriyle toplumsal bilinç ve akademik derinliği bir araya getiren saygın bir düşünce kuruluşu olan Boğaziçi Aydınları Topluluğu (BAT),Sözcüsü Dr. Sibel Zeren, yaptığı açıklamada Anayasa'nın 26. maddesine dikkat çekerek, herkesin düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı olduğunu belirtti. “Düşünce özgürlüğü kapsamında, bazen şok edici veya rahatsız edici fikirlerin bile ifade edilmesi demokratik toplumların gereğidir.” diyen Zeren, Ümit Özdağ'ın tutukluluğunun hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu ve bir an önce sonlandırılması gerektiğini vurguladı.



Milli Merkez: Hukukun Üzerinde Siyasi Gölgeler mi Var?

Milli Merkez Başkanı ve TBMM 19. Dönem Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural ise, yargı bağımsızlığının şaibeye açık hale geldiği bir sürece girildiğini belirtti.

Haluk Dural “Günümüzde hukukun, muhalefeti baskı altına almak için bir aracı olarak kullanıldığına dair kaygılar artmaktadır. Bu durum, şeffaflık ve demokrasi açısından büyük bir tehdittir.” ifadelerini kullandı.

Bu açıklama, siyasi iktidara da açık bir çağrı niteliğindeydi: Hukukun üzerindeki siyasi gölgelerin kalkması, Türkiye’nin uluslararası imajının iyileşmesi ve kamu vicdanının rahatlatılması için adil yargılamaya önem verilmelidir.

Ayrıca, Tiyatro oyuncusu Yaşar Gündem de dokunaklı bir şiir ile duygularını ifade etti.



Uluslararası Algı ve Türkiye’nin Hukuk Devleti Kimliği

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması, sadece iç siyasette değil, uluslararası kamuoyunda da yankı uyandırmıştır.

Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve çeşitli uluslararası insan hakları kurumlarının, Türkiye’de hukukun siyasallaştığına dair endişelerini daha önce dile getirdiği biliniyor.

Böylesi bir ortamda, Ümit Özdağ'ın tahliyesi, Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini yeniden güçlendirebilir ve uluslararası arenada pozitif bir algı oluşturabilir. Bu durum, yargının bağımsızlığına duyulan güveni artırarak, demokrasi vurgusunu güçlendiren bir adım olabilir.



Adaletin Yeniden Tesisi Şart

Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tutukluluğu, sadece bir siyasi liderin davası değil, Türkiye'deki hukuk sisteminin bağımsızlığına dair bir turnusol kağıdı niteliğindedir. Adaletin herkese eşit şekilde işlediği bir hukuk devleti, hem iç barış hem de dünyada saygın bir konum elde etmek için şarttır.

Hukukun üstünlüğüne dair süren tartışmaların gölgesinde, iktidarın Ümit Özdağ'la ilgili vereceği karar, demokrasinin geleceği açısından kritik bir sınav olacaktır.

Kamu vicdanının rahatlığtırılması ve hukukun siyasetten bağımsız çalıştığının gösterilmesi için, şeffaf ve adil bir yargı sürecine duyulan ihtiyaç her zamankinden daha büyüktür.



Hukuk ve Demokrasi Vurgusu

Boğaziçi Aydınları ve Milli Merkez'den Özdağ'a Destek: "Serbest Bırakılması Türk Demokrasisi Adına Elzem"

Serbest bırakılması, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesine bağlılığını göstermesi açısından uluslararası kamuoyu nezdinde büyük önem taşıyacaktır.

Bu durum, Türkiye'nin demokratik imajına zarar vermektedir.



Uluslararası Kamuoyu Vurgusu

Türkiye'nin demokrasi karnesine olumsuz yansımaktadır. Türk hükümeti, uluslararası alanda itibarını korumak için Özdağ'ı serbest bırakmalıdır.

Türkiye, ifade özgürlüğüne saygı duyan bir ülke olduğunu göstermelidir. Özdağ'ın serbest bırakılması, bu yönde atılacak önemli bir adım olacaktır

yilmazparlar@yahoo.com

30 Ocak 2025 Perşembe

Özdağ’ın Tutuklanması ve Hukuksal Süreç-Yılmaz Parlar

 Ümit Özdağ’ın Tutuklanması ve Sonrasında Türkiye’nin Demokrasi Sınavı

Özdağ’ın Tutuklanması ve Hukuksal Süreç

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Silivri Cezaevi’ne konulması, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısını bir kez daha tartışmaya açtı.

Mevcut iktidar açısından bu tutuklama, hukuki zeminde herhangi bir rahatsızlık oluşturmayacak gibi görünüyor.

Ancak, esas tartışma konusu Özdağ’ın cezaevine girmesi değil, çıkması olacaktır. Türkiye’de siyasi aktörlerin yargı süreciyle karşı karşıya kalması sıkça rastlanan bir durumken, muhalif bir liderin hapse atılması, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor.





Özdağ’ın Serbest Kalmasının Siyasi Önemi

Özdağ’ın tahliyesi, yalnızca hukuki bir süreç olarak değerlendirilmemeli; aynı zamanda Türkiye’nin demokrasi algısını uluslararası düzeyde etkileyecek bir olaydır.

Türkiye, demokratik değerler konusunda örnek bir ülke olma yolunda ilerlerken, Özdağ gibi ulusalcı ve devletçi çizgisi net bir liderin özgürlüğü, ülkenin ifade özgürlüğüne verdiği önemin bir göstergesi olacaktır.

Eğer Özdağ’a yönelik tutuklama kararları, siyaseten bir sindirme girişimi olarak görülürse, bu durum Türkiye’nin küresel imajına zarar verebilir.

Liderlik ve Türkiye İçin Stratejik Bir Figür

Prof. Dr. Ümit Özdağ, yıllardır akademik ve siyasi çevrelerde milliyetçi duruşuyla tanınan, Türkiye’nin geleceğine dair önemli öngörülerde bulunan bir isimdir.

Türkiye için stratejik öneme sahip konularda yaptığı açıklamalar, özellikle güvenlik, göç politikaları ve milli birlik gibi meselelerde etkili olmuştur.

Özdağ’ın cezaevinden çıkışı, yalnızca bir siyasi figürün serbest kalması anlamına gelmeyecek; aynı zamanda milli bilinç ve demokratik değerlerin de yeniden güçlenmesi açısından önemli bir dönemeç olacaktır.

Türkiye’nin Özgürlük ve Demokrasi Yolunda Sınavı

Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükler konusunda dünyaya örnek olabilmesi, farklı siyasi görüşlere sahip liderlerin de adil bir yargı süreciyle karşı karşıya olup olmadığına bağlıdır.

Özdağ gibi kararlı ve etkin bir liderin ifade özgürlüğü kapsamında korunması, Türkiye’nin hukuki güvence anlayışını güçlendirecektir.

Eğer Özdağ’ın serbest kalması, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısı için bir kazanım olarak görülürse, bu durum ülkenin uluslararası arenada daha güçlü bir demokratik duruş sergilemesini sağlayacaktır.

Türkiye İçin Kritik Bir Dönemeç

Ümit Özdağ’ın cezaevine girmesi kadar çıkışı da Türkiye’nin geleceği açısından belirleyici bir gelişme olacaktır.

Hukukun üstünlüğü, demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye’nin dünya sahnesindeki konumu, bu sürecin nasıl yönetileceğine bağlıdır.

Eğer iktidar, Özdağ’ın siyasi duruşunu ve liderliğini takdir eden bir tutum sergilerse, bu Türkiye için uzun vadeli bir kazanç olacaktır. Özgür ve adil bir Türkiye ideali, yalnızca bir liderin değil, tüm toplumun kazanımı olacaktır.

yilmazparlar@yahoo.com

Ümit Özdağ’dan Tarihi Yayın-Yılmaz Parlar

    “Bu Komisyon Bir Öcalan Komisyonudur, CHP Masaya Çekilmiştir” Türk siyasetinde sözünü sakınmayan, birikimi ve cesaretiyle ezber bozan is...